19 Ağustos 2008 Salı

Yeni deneyimler, yeni alışkanlıklar...

İşin sözel tarafı; Yaşamımızın içinde büyük sandığımız küçük şeyler, küçük diye değer vermediğimiz büyük şeyler. Hayata ve kendimize dair ne varsa...Kısa deneme yazılar, bazen de uzun:)

Ve, çizimler,fotoğraflar, grafik çalışmalarım...
Gullist'in bloguna hoş geldiniz...

Bir gün,
eleman arayan bir vitray atölyesine oğlum beş aylık, kucağımda portbebenin içinde, mamasını yedek bezlerini çantaya alarak desenli flotal ayna çalışmasını evde yapabileceğim teklifi ile gittim. Bana sordukları; bir mekana yapılacak vitray çalışmasının özgün desenini, o evde yaşayanların zevkleri ve sosyo kültürel altyapılarına göre çizip çizemeyeceğimdi.
Ve düşündüm ki bunun eğitimini almalıydım. Yarıda bıraktığım için içimde uhdesi kalmış olan üniversite eğitimine, bu kez gerçekten istediğim dalda devam etmeliydim.
Kızım Anadolu Liseleri sınavına hazırlanırken ona yardım etmeye çalışırken eski bilgileri hatırladığımı farkedince, "Ben neden üniversite sınavlarına girmiyorum?" diyerek başvurumu yaptım :)
İstediğim bölümü de kazandım. Hem de üçüncülükle:) Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü.
Hiç kolay geçmedi okul yılları, evde okula giden çocuklar, bir eş, sosyal sorumluluklar ve tam gün devam zorunluluğu olan ve evde projeleri çizimleri devam eden bir bölüm.
Okul hayatım boyunca günde 5 saatten fazla uykumun olduğu gün sayısı sayılıdır. İki- Üç gün uyumadan okula gittiğim çoktur:)

Bu gelişimimi, bana bu süreçte engel olmayarak (böyle bir şeye hakkı olmadığını düşünmekle birlikte, ülkemizdeki bakış açısını göz önüne alınca önem kazanıyor) ve maddi desteğini esirgemiyerek (ben de kürkler, seyahatler, fazladan kıyafetler yerine okumak istemiştim o da ayrı:) ),bu süreci tamamlamama yardımca olan eşime, özellikle kardeşine ikinci bir anne gibi sahip çıkan, küçücük yaşında benim okulda olduğum saatlerde kardeşinin sorumluluğunu alan
dünya güzeli kızıma, desen çizimlerinde gofret karşılığı da olsa bir saatten fazla kıpırdamadan bana poz veren, o sırada 6 yaşlarında olan küçücük oğluma borçluyum:)

Ancak öğrendiğim bir şey var, bir şeyi çok istiyorsanız yaşamınızı ona göre düzenleyebilirsiniz. Vaktiniz yoksa, isteğiniz de yok demektir. Zaman öyle bir şey ki, bize öğretilen saatlerle sınırlı değil. 24 saati 48 saat gibi yaşayabilmek bizim elimizde olan bir şey. Bir çoğunuzun okuduğunu düşündüğüm yazıdaki gibi, "Bir fanusu tek bir kaya parçası ile de doldurabilirsiniz, onlarca parçaya bölerek üzerine ilave de yapabilirsiniz."
Ve ilke edindiğim sözüm:
"Yapabileceklerinizin yarısını yapıyorsanız, hayatın da yarısını ıskalıyorsunuz demektir."
Gullist